Genç yaşta kanserle tanışan kadınların en büyük kaygılarından biri, anne olma şansını yitirip yitirmeyecekleri. Tedavi yöntemleri ve tüp bebekteki gelişmeler, kanser hastası kadınlara bu şansı tanıyor.
Hormon tedavisinden yumurtalık dondurmaya, laparoskopik cerrahi uygulamalardan embriyo saklamaya kadar farklı tedaviler, kanser hastası kadınların bebek sahibi olmasını sağlıyor.
Kanser tedavisi gören ve anne olma hayali kuran kadınlar tedavi sonrası "Acaba anne olabilecek miyim?" sorusuna yanıt arıyor. Bu soruyu bilimsel olarak tartışmak için Acıbadem Üniversitesi tarafından "Kanserde Doğurganlığın Korunması" sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma; Kadın Hastalıkları-Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör ile Kadın Hastalıkları Doğum ve İnfertilite Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük başkanlık yaptı. Çok sayıda öğretim görevlisinin yanı sıra Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin'in de konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda kanser olan kadınlarda anne olma şansını arttıran yöntemler masaya yatırıldı.
ANNE OLMAYI ERTELEYEN KADINLARDA ENDİŞE ARTIYOR!
Jinekolojik kanserlerin sıklıkla menopoz sonrasında meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Mete Güngör ancak kanserlerin bir kısmının da genç ve doğurganlık çağında görüldüğünü belirtti. Prof. Güngör, "Bu durumda anne olabilmek de önemli bir konu haline geliyor. Son yıllarda kadınların büyük bir kısmı gebeliklerini çeşitli nedenlerle geciktiriyor. Sonuçta da hiç de azımsanmayacak sayıda kadın henüz çocuk sahibi olmadan jinekolojik kanser tanısı alıyor. Bu kanserlerin çoğunda standart tedavi, kalıcı kısırlıkla sonuçlanıyor. Ancak günümüzde doğurganlık kapasitesini, yumurtalık fonksiyonlarını ve hormon üretimini korumak isteyen genç kadınlarda doğurganlığı koruyucu tedavi seçenekleri uygulanıyor" dedi.
Prof. Dr. Mete Güngör bu gibi durumlarda yapılacak tedavi yöntemlerini şu şekilde sıraladı:
- Pelvik radyasyon tedavisi alacak olan kanserli hastalarda laparoskopik olarak yumurtalıkların yeri değiştirilip radyasyonun etkilerinden korunması sağlanabiliyor.
- Erken evre rahim ağzı kanserinde sadece rahim ağzı çıkartılıp rahim ve yumurtalıklar korunabiliyor.
- Erken evre yumurtalık kanserlerinde ise tümörlü yumurtalık alınıp diğer yumurtalık ve rahim korunabiliyor.
- Rahim kanserlerinde eğer erken evre ise sadece hormonal tedavi uygulanabiliyor.
- Jinekolojik olmayan kanserlere yakalanma durumunda ise hasta kemoterapi ve radyasyon tedavisi alacaksa yumurta ve yumurtalık dokusu dondurma işlemi yapılabiliyor. Tüm bu hastaların mutlaka multidisipliner yaklaşım ile koordineli olarak takip edilmesi gerekiyor.
DOĞURGANLIĞI ETKİLEYEN HASTALIKLAR
Kanser başta olmak üzere birçok hastalığın üreme sağlığı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tansu Küçük de bu sorunları 3 başlıkta topladı:
1- Erişkin Çağ Kanserleri: Cerrahi olarak üreme dokularının alınması, kemoterapi, karın alt bölgesine radyoterapi uygulanması ve kombine tedavi gerektiren kanserlerde üreme fonksiyonları belirgin derecede azalıyor.
2- Çocukluk Çağı Kanserleri: Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma, lösemiler, Ewing sarkomu, Wilm's tümörü, pelvik osteosarkom ve genital rabdomyosarkom çocukluk döneminde en sık görülen kanserler arasında yer alıyor.
3- Kanser dışında doğurganlığı etkileyen hastalıklar: Turner sendromu, galaktozemi, ailede erken menopozun çok sık görülmesi gibi durumlar.
ERGENLİK ÖNCESİNDE EN İDEAL YÖNTEM
Henüz üreme hücresi üretemeyen, ergenliğe girmemiş kız çocuklar için en uygun yöntemin yumurtalık dokusu dondurma ve saklama olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tansu Küçük, bu ve diğer yöntemleri şu şekilde anlattı:
"Bu yöntemde, laparoskopi ile yumurtalıkların bir kısmı çıkarılıyor. Laboratuar ortamında bu dokudan istenmeyen kısımları ayıklanıyor ve istenen kısımlar ince şeritler halinde bölünüyor, bu şeritler rulo haline getiriliyor, dondurmaya sevk ediliyor. Kişi, yıllar sonra çocuk sahibi olmayı arzu ettiği zaman, eğer adetleri kendiliğinden başlamamışsa ve normal şekilde hamile kalması mümkün değilse dondurulan dokulara başvuruluyor. Yumurtalık dokusu ya alındığı yere naklediliyor ve burada yumurta üretmesi bekleniyor. Ya da ikinci bir yol olarak yumurtalık dokusu ön kol içine naklediliyor ve burada kanlanması bekleniyor. Ardından da buradan alınan yumurta hücreleriyle tüp bebek yapılıyor."
YUMURTALAR LABORATUARDA OLGUNLAŞTIRILIYOR
Yumurta dondurma işlemi için öncelikle hastanın yumurtaları sayıca artırılıyor. Yumurtalar ultrasonografi rehberliğinde toplanıyor, tedavi sonrasında, hasta istediği zaman tüp bebek için kullanılmak üzere donduruluyor. Kanser tedavisine başlanmadan önce hiç zamanı olmayan hastalarda veya yumurta büyütmek için verilen hormonların zararlı olabileceği durumlarda henüz tam olgunlaşmamış yumurtalar alınıp laboratuarda olgunlaştırılıyor. Bu amaçla bulundukları sıvılara çeşitli hormonlar ve maddeler ekleniyor. Yumurtalardan olgunlaşanlar evli ise eşinin spermi ile döllenerek embriyo şeklinde, evli değilse sadece yumurta olarak donduruluyor.
TÜP BEBEK YÖNTEMİNE BAŞVURULUYOR
Özellikle kemoterapinin geciktirilebilir ve hormonal etkilerin zararlı olmadığı hastalarda tüp bebek uygulaması en uygun seçenek olabiliyor. Bunun için normal tüp bebek uygulamasında olduğu gibi, öncelikle yumurtalar sayıca artırılıyor, ultrasonografi rehberliğinde toplanıyor. Yumurtalar laboratuar ortamında, hastanın eşinden alınan sperm hücreleriyle dölleniyor. Oluşturulan embriyonlar dondurularak uzun yıllar saklanabiliyor. Hasta dileğinde rahim içine nakledilerek gebelik oluşması sağlanabiliyor.