Karanlıkta saklı karaltıyız anlık,
Kimse bulamayacak bizi aydınlıkta.
Çanak çömlek patlayacak, üstüne çocukluğumuz.
Bir Şehrazat masalındayız oysa ayan beyan,
Sihirli lambanın sihirsiz ikramında.
Kırk kuşla kanatlanıyoruz Simurg’a,
Bir aşık muhabbet kuşu bağışlıyoruz Maşuk’una.
Yanıyoruz, gömlek düğmesi parmak uçlarımızda.
Kerem misali Aslı’ya ah,
Aslı misali Kerem’e eyvah!
Karanlık doğunca başlayacak berzah,
Karanlıkta nur, makberimizedir güzergah.
Kiramen-Katibin düşmeyecek omuzlarımızdan,
Eyüp’ten kalma sabırlar çökecek üstümüze,
Hiç düşmeyecek dilimizden Anne ve Dua.
Dudaklarımızda uçuklatan sevinçler,
Dalacağız karanlık doğunca şiirden katrelere.

Karanlık doğunca kesilecek eller, Yusuflara,
İdamsız özgür rüyalara uyuyacak mahkumlar.
Bülbüllerin kabusu hayra çıkacak, gül ile,
Saba ile uyanacak seherde musikarlar.
Şiire bülbül düşünce kan kokusu duyacak gül.
Ter ü taze tuzak bu avcılardan,
Kendini kan kokusuna kaptıran kaplanlara.

Karanlık doğunca hüsn-i sadıklarız biz, aşıklar.
Mumdan gemilerle ateş denizini geçen galipler.
Kozamızda, secdede aşka, şiire dönen pervaneler.
Fikir sancısıyla hurma ağacı altında Meryem,
Sözlerin en güzelini söyleyenle hemhal,
Söğüt gölgesinde hancıyız, yükte ağır misafir.

Karanlık doğunca ışıldayacak hüzünle hilal,
Sığınacağız halis ruh ile fenadan vahdete,
Ten kafesinden hikmetle kurtulacak hakikat.
Nehirlerden kundakta Musalar akacak kucaklara…
Ve bir şiir…
… Karanlık Doğunca…