Osmanlı Şehzadesi


Kanuni'nin oğlu



1515 yılında babası Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeliği sırasında Manisa’da doğdu. Annesi Mahidevran Sultan'dır.

Şehzade Mustafa, 1533 -1541 arasında Saruhan Sancakbeyi olarak görev yaptı. Saruhan (Manisa), padişah adayının görev yaptığı yer kabul edilirdi, dolayısıyla Şehzade Mustafa dönemin veliaht şehzadesiydi. 16 Mayıs 1541 tarihinde Amasya Sancakbeyliği'ne atandı. Saruhan Sancakbeyliği'ne ise kardeşi Şehzade Mehmed getirildi.

Şehzade Mustafa 1549 yılında Konya Sancakbeyliği'ne atandı.

Taht yarışında Şehzade Mustafa’yı bertaraf edebilmek için Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından sahte mektuplar ürettiği düşünülür. Bu mektuplar, Şehzade Mustafa’nın babası hayattayken onun tahtına göz diktiğini ve isyan hareketlerine destekte bulunduğunu gösterir niteliktedir.

Başlangıçta iddialara inanmayan Kanuni, güvendiği din alimlerinden tavsiye istedi. Güvenilen bir kölenin efendisinin parasını irtikap ettiğine ve ona karşı bir tuzak kurduğuna ilişkin hayali bir hikayeyle buna karşı ne yapılması gerektiğini sordu. Aslında bu, Mustafa’nın isyan hareketlerine başvurduğuna ve babasının tahtına göz diktiğine dair endişelerinin çok uzağındadır. O dönemin alimlerinden olan Mehmet Ebussuud Efendi Süleyman’a şu cevabı vermiştir; “bu durumda köleye ölünceye kadar işkence yapılması uygundur.” Bu ifade, şeraite göre kendisine bir cinayet izninin verilmesi demektir, ancak bir fetva niteliği taşımamaktadır. Çünkü Şehzade Mustafa'nın yaşadıkları Süleyman'ın danıştığı hikayeden çok farklıdır.

1553 yılında Veziriazam Damat Rüstem Paşa İran seferi için hareketinden sonra Aksaray taraflarına gelince, orduyu durdurdu ve yeniçerilerin Şehzade Mustafa'ya yatkınlığı olduğunu ve askerin, ihtiyarlığı sebebiyle sefere çıkamayan padişahın Dimetoka da oturmasını, Mustafa'yı hükümdar olmasını istedikleri dedikodusunun yayılmakta olduğunu bildirmek için, sipahiler ağası olan, Kızıl Ahmedliler den Şemsi Ağa'yı (Şemsi Paşa) İstanbul'a yolladı ve padişahın bizzat askerin başında sefere çıkmasını arz ederek, Aksaray'dan ileri gitmeyip bekledi.

Padişah bunu haber alınca Rüstem Paşa'yı geri çağırdı ve 1553 ağustos sonlarında kendisi İran seferine çıktı. Kütahya sancakbeyi Şehzade Bayezid'i Rumeli muhafazasında bulunmak üzere Edirne'ye gönderdi. Bolvadin'e gelince Saruhan sancakbeyi Şehzade Selim orduya gelerek el öptü.

Bundan sonra padişah Aktepe konağına geldiği vakit, sefere çağrılan Şehzade Mustafa orduya iltihak ederek çadırı kuruldu. Ertesi gün şehzade babasının elini öpmek için otağ-ı hümayuna yürüdü.

Çadıra girdiği zaman babasını göremedi, yedi dilsiz onu karşıladı ve hemen üstüne atılarak boğmak istedilerse de Mustafa bunların elinden kurtulup kaçarken, saray hademelerinden Zal Mahmud ağa arkadan yetişip şehzadeyi boğdu.

Cenazesi daha sonra Bursa’ya gönderilerek II. Murat türbesi yakınına defnedildi.




HAKKINDA YAZILANLAR

Şehzade Mustafa’nın ölümü askerler ve halk arasında büyük tepki yarattı. Yeniçeriler, olaydan sorumlu gördükleri Rüstem Paşa’nın çadırına saldırdılar ancak onu bulamadılar. Matem göstergesi olarak öğlen yemeği yemediler ve Rüstem Paşa’nın azlini istediler. Kanuni artan baskı karşısında aynı gün Rüstem Paşa’yı görevden alıp yerine Kara Ahmet Paşa’yı atamak zorunda kaldı.

Şehzade Mustafa'nın katlinden sonra Konya'da olan annesi Mahidevran Sultan ve ailesi (eşleri, kızları ve oğlu Şehzade Mehmed) Bursa'ya gönderildi. Lakin Şehzade Mustafa'nın ölümünden sonra askerler arasında çıkan "Şehzade Mustafa öldüyse oğlu var, tahta o geçer!" dedikodularını işiten Kanuni torununun da boğdurulmasını emretti ve 7 yaşındaki Şehzade Mehmed babasının ölümünden bir süre sonra boğularak katledilip Şehzade Mustafa'nın yanına defnedildi. Şehzade Mustafa’nın türbesi, 1555 yılında kardeşi Şehzade Selim tarafından yaptırılmıştır.

Şehzade Mustafa’nın ölümü üzerine Fünûnî, Rahmî, Edirneli Nazmî, Muînî, Mustafa, Müdâmî, Sâmî, Kara Fazlî, Nisâyî, Şeyh Ahmed Efendi, Selîmî, Kâdirî gibi şairler mersiyeler yazdılar. Hakkında yazılmış en tanınmış mersiye, Taşlıcalı Yahya Bey tarafından yazılmış olandır. Şehzade Mustafa, sultan olmadan kendisi bu denli fazla mersiye yazılan tek şehzadedir.




ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ
Taşlıcalı Yahya Bey (1489-1582)

I
Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı
Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han’ı

Tulundı mihr-i cemâli, bozuldı dîvânı
Vebâle koydılar âl ile Âl-i Osmânı.

Geçerler idi geçende o merd-i meydânı
Felek o cânibe döndürdi şâh-ı devrânı.

Yalancınun kuru bühtânı bugz-ı pinhânı
Akıtdı yaşumuzı yakdı nâr-ı hicrânı.

Cinâyet itmedi cânî gibi anun cânı
Boguldı seyl-i belâya, tagıldı erkânı.

N’olaydı görmeye idi bu mâcerâyı gözüm
Yazuklar ana revâ görmedi bu râyı gözüm.

II

Tonandı aglar ile nûrdan menâre dönüp
Küşâde-hâtır idi şevk ile nehâre dönüp

Görindi halka dıraht-ı şükûfe-dâre dönüp
Yürürdi kulları önince lâlezâre dönüp.

Tururdı şâh-ı cihân hiddetiyle nâre dönüp
Otagı haymeleri karlu kûhsâre dönüp.

Müzeyyen idi bedenlerle ak hisâre dönüp
El öpmege yüridi mihr-i bî-karâre dönüp.

Tutuldı gelmedi çünkim o mâhpâre dönüp
Görenler agladılar ebr-i nev-bahâre dönüp.

Bir ejderhâ-yı dü-serdür bu hayme-i dünyâ
Dehânına düşen olur hemîşe nâpeyda.

III

O bedr-i kâmil ü ol âşinâ-yı bahr-i ulûm
Fenâya vardı telef itdi anı tâli’-i şûm.

Dögündi kaldı hemân dâg-ı hasretiyle nücûm
Göyündi şâm-ı firâkında toldı yaş ile Rûm.

Kara geyürdi Karamana gussa itdi hücûm
O mâhı ince hayâl ile kıldılar ma’dûm.

Tolandı gerdenine hâle gibi mâr-ı semûm
Rızâ-yı Hak ne ise râzî oldı ol merhûm

Hatâsı ***r-i muayyen günâhı nâmalûm
Zihî şehîd-i saîd ü zihî şeh-i mazlûm

Yüz urdı hâke o meh aslına rücû itdi
Seâdet ile hemân kurb-i Hazrete gitti

IV

Getürdi arkasını yire Zâl-i devr ü zemân
Vücûdına sitem-i Rüstem ile irdi ziyân.

Döküldi gözyaşı yılduzları çoğaldı figân
Dem-i memâtı kıyâmet güninden oldı nişân.

Girîv ü nâle vü zâr ile toldı kevn ü mekân
Akar su gibi müdâm aglamakda pîr ü cüvân

Vücûd iline akın saldı akdı eşk-i revân
Eyâ serîr-i seâdetde pâdişâh-ı cihân.

O cân-ı âdemiyân oldı hâk ile yeksân
Diri kala ne revâdur fesâd iden şeytân.

Nesîm-i subh gibi yirde koma âhumuzı
Hakâret eylediler nesl-i pâdişâhumuzı.

V

Bir iki egri fesâd ehli nitekim şemşîr
Bir iki nâme-i tezvîri kıldı katline tîr.

Gelür ezelde mukadder olan kalîl ü kesîr
Hezâr kayserün oldı leyâl-i ömri kasîr

Eceldür âdeme derbend-i teng ü târ-ı asîr
Zarûrîdür bu iki ugrar ana cüvân ile pîr.

Yirini zîr-i zemîn eyledi o mihr-i münîr
Yirini gitdi cihândan nite ki merd-i fakîr.

Bu vâkıa olumaz halka kâbil-i tabîr
Ki Erdişîr-i velâyetde ola âdet-i şîr.

Bunun gibi işi kim gördi kim işitdi aceb
Ki oglına kıya bir server-i Ömer-meşreb.

VI

Ferîd-i âlem idi, âlim idi, alem idi
Muhammed ümmetine mevti mevt-i âlem idi.

Ziyâde mâtem idi, haylî emr-i muzam idi
Salâh ü zühdî kavî itikâdı muhkem idi.

Meşâyih ile musâhib ricâle hemdem idi
Kerâmetiyle kerîmü’l-hisâl âdem idi.

Nücûm gibi cihândîde vü mükerrem idi
Vücûdı muhteşem ü şevketi muazzam idi.

Tevâzu ile selâmında hôd müsellem idi
Aceb o bedr-i temâmun ne âdeti kem idi

Hayflar oldı ana iftirâ ile gitdi
Huzûr-ı Hakk’a düâ vü senâ ile gitdi

VII

Sipihrün âyenesinde göründi rûy-i fenâ
Kodı bu kesret-i dünyâyı kıldı azm-i bekâ

Garîbler gibi gitdi o yollara tenhâ
Çekildi âlem-i bâlâya hemçü mürg-i Hümâ.

Hakîkaten sebeb-i rifat oldı düşmen ana
Nasîbi olmasa tan mı bu cîfe-i dünyâ.

Hayât-ı bâkîye irişdi rûhı ey Yahyâ
Şefîkı rûh-ı Muhammed refîkı zât-ı Hüdâ.

Enîsi gâyib erenler, celîsi ehl-i safâ
Ziyâde ide yaşum gibi rahmetin Mevlâ.

İlâhî cennet-i Firdevs ana durag olsun
Nizâm-ı âlem olan pâdişâh sag olsun.




HABER

Şehzade Mustafa'nın türbesine ziyaretçi akını
Hürriyet 13 Şubat 2014

BURSA’nın merkez Osmangazi İlçesi’nde bulunan 500 yıllık Muradiye Külliyesi’nin içerisinde yer alan Şehzade Mustafa’nın türbesi, Muhteşem Yüzyıl dizisinde Şehzade Mustafa’nın boğdurulmasının ardından bugün ziyaretçi akınına uğradı.

Restorasyon çalışmaları yapılan ve bu nedenle kapalı olan türbeyi, öğle saatine kadar 400 kişinin ziyaret ettiği bildirildi. Türbede incelemelerde bulunan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Şehzade Mustafa’nın türbesinin restorasyon çalışmalarının 3 ay içinde bitirileceğini ve ziyarete açılacağını söyledi.

Muhteşem Yüzyıl dizisinin dün akşam yayınlanan bölümünde Şehzade Mustafa’nın cellatlar tarafından boğularak öldürülmesinin ardınan, bugün Muradiye Külliyesi içerisinde yer alan türbesi, resterasyon çalışması devam ettiği için kapalı olmasına rağmen ziyaretçi akınına uğradı.

BAŞKAN ALTEPE: İLGİDEN MEMNUNUZ

Türbedeki restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe şunları söyledi:

"Şehzade Mustafa’nın Bursa’da yattığını insanlar bilmiyordu. Ancak dizi ile birlikte insanlar Muradiye Külliyesi’ni öğrendi. Öğle saatine kadar 400 kişinin ziyaret ettiği bana söylendi. Biz de ilgiden memnunuz. Şehzade Mustafa’yı sevenleri, dua etmeleri için Bursa’ya bekliyoruz."


ANNESİNİN SANDUKASI DA BULUNUYOR

Sultan İkinci Murat tarafından kurulan ve içinde camisi, medresesi, şifahanesi, imarethanesi ve 12 türbesi bulunan külliyede, 1553 yılında ölen Şehzade Mustafa’nın türbesinin yanı sıra İkinci Murat’ın, Cem Sultan’ın türbeleri de yer alıyor. Şehzade Mustafa’nın türbesinde ayrıca annesi Mahidevran Sultan ile Kanuni Sultan Süleyman’ın oğullarından Şehzade Orhan’ın da sandukaları bulunuyor.