YP lideri Tantan, Çelik ve Arınç’ın itirafları ve olaylardan “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyerek sıyrılmalarını bu sözlerle yorumladı
Zirveye anlattık ama büyük tepki gördük
AKP’li Hüseyin Çelik, terörle mücadeledeki hataları gündeme getirdiklerini, ancak sonuç alamadıklarını söylemişti. Çelik, “Olabilecekleri, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na ilettik. Biz anlattık, tepki gördük. PKK, ağır silahlarıyla gelip metropole yerleşmişse bunda kendisi için ders ve sorumluluk çıkaracak birçok yetkili olmalıdır” demişti.
Sorumlu Başbakan bakanlar ve valiler
“İtiraf rüzgarı”, eski AKP’li Bülent Arınç’ın açıklamalarıyla devam etti. Arınç, sorumlulukta adres olarak dönemin içişleri bakanlarını, valilerini ve başbakanı gösterdi. Sözde süreçte sorumluluğu olmadığını vurgulayan Arınç, “Silah depolandığına dair istihbarat gelmedi. Bilmiyorum, duymadım” diye konuştu.
Karşı çıkmayıp suça iştirak etmiş oldular
YP lideri Tantan, Arınç ve Çelik’in sorumluluktan kurtulamayacağını söyledi. Türkiye’yi Oslo’da PKK’nın karşısına oturtmanın anayasal suç olduğunu belirten Tantan, “PKK’nın terör örgütü olduğunu bilen Arınç ve Çelik gibi yetkililer karşı çıkmadıkları için suça iştirak etmiş olurlar. İtiraflar zinciri başladı” dedi.

Görmezden gelmek çok büyük bir suçtur
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in bu açıklamalarla sorumluluktan kurtulamayacağını söyledi. “Bir yabancı istihbarat servisinin başkanlığında Türkiye Cumhuriyetini, Oslo’da taraf olarak PKK’nın karşısına oturtmak bir anayasal suçtur” diyen Tantan, şöyle konuştu: “Çünkü PKK terör örgütü ve organize suç örgütüdür. Bunu bilen o günkü Bülent Arınç, Hüseyin Çelik gibi yetkililer buna karşı çıkmadıkları için aynı suça iştirak etmiş olurlar. AKP’nin iktidara getiriliş, destek süreci açısından değerlendirildiğinde siyasi zihniyetinin ülkenin ve milletin gerçekleriyle değil, kendi siyasi çıkarlarını önde tutan bir itiraflar zinciri başladı.”
İtirafçılar ne yaptı?
“Peki, bu itirafçılar bunlara karşı ne yapmışlar?” diye soran Tantan, şöyle devam etti: “İktidara gelen insanların asli görevi birinci derecede ülkenin ve milletin milli güvenliğini sağlamak, tehditleri ortadan kaldırmak. Bunlar o tehdide boyun eğip masaya oturdular. AKP’nin iktidarından bu yana gerek dış politikası gerekse PKK ile masaya oturtulmasının idaresi dışında, emperyal güçler tarafından yönetildiği, iç ve dış politikada özellikle terörle mücadelede ve güvenlik anlayışlarında kendi stratejileri, iradeleri ve projelerinin olmadığının resmen belgesi ve itirafıdır. Bunlar çok süratli bir şekilde yargılanma sürecine doğru gidiyor, bundan kaçamazlar. AKP’nin iktidarından bu yana gerek dış politikası gerekse PKK ile masaya oturtulmasının idaresi dışında, emperyal güçler tarafından yönetildiği, iç ve dış politikada özellikle terörle mücadelede ve güvenlik anlayışlarında kendi stratejileri, iradeleri ve projelerinin olmadığının resmen belgesi ve itirafıdır. Korku ve paniğe kapılmaya başladılar. Görmezden gelmek ağır suç işlemektir. İşin acı tarafı uzun yıllar TBMM’de kalmış bu siyasetçilerin Türkiye’yi içten ve dıştan tehdit eden batı servisli örgütlerin neden kullanıldığını anlamış değiller. Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlarımız her türlü zulüm, yoksulluk içerisinde bu hükümet zamanında da terk edildi. PKK’nın siyasi ve silahlı kanadına mahkûm etti. Bunları görmeyen zihniyetle Türkiye 13-14 yıl yönetildi. Allah’a şükredelim ki bu siyasi zihniyet ülkeyi büyük bir felakete sürüklediler ama en azından artık kendi yanlışlarını itiraf etmeye başladılar.”

‘Terörle mücadelede sorumluluğum yok’
Bülent Arınç, Oslo’da başlayıp sözde çözüm süreciyle süren PKK ile mücadeledeki hataların sorumlularını buldu: İçişleri bakanı valiler ve başbakan.
AKP kurucularından, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la başlayıp eski Bakan, Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik’le süren “itiraf rüzgarı” önceki gün yine Arınç’ın açıklamalarıyla devam etti. Çelik, terör örgütüyle ilgili uyarılarının kabine ve AKP organlarında karşılık bulmadığını söylerken Arınç, sorumlulukta adres olarak içte dönemin içişleri bakanları, valilerini, yurt dışında ise hükümet başkanı olarak başbakanı gösterdi.
Sorumluluktaki pay
CNN Türk canlı yayınında gazeteci Taha Akyol’un sorularını yanıtlayan Bülent Arınç, daha önce itiraf ettiği sözde çözüm sürecindeki sorumlulukta payı olmadığını ima etti. 2009’daki Oslo görüşmelerinde topu MİT’e atan Arınç, şöyle dedi: “Oradaki görüşmelerin nasıl sızdığı ayrı bir konu. Kimisi örgüt ya da örgüt yanlıları, bir kısmı da MİT içinden sızdırıldığını düşündü. Bu bir şeyler ümit edilerek sızdırıldığını düşünüyorum. Deşifre olduğu da iyi oldu. Oradaki görüşmeleri parti ve ya da hükümet üyesi değil, devletin bir yapısı olarak MİT’in görüştüğü de ortaya çıkmış oldu. Hükümet dedi ki: ‘Biz hükümet olarak, hiçbir bakımdan görüşmelerde bulunmadık . MİT bulundu’. MİT de devletin bir aygıtıdır. MİT’in görevi de budur. Yani terör örgütleriyle terörü sona erdirmek için her türlü çabayı gösterebilir. Silahlı büyük terör olayları olmadıkça karakollar basılmadıkça, mayınlar patlamadıkça, valilik, kaymakamlık, toplu bir gruba saldırı olmadıkça karşılık verilmedi. Bize silah depolandığına dair bir istihbarat gelmedi. En azından ben bilmiyorum, duymadım. Herhangi bir operasyon yapılmadı denildiğinde bunun ölçeğine bakılarak karar verildi. İçişleri bakanımıza, valilere yurt içindeki operasyonlar hakkında yetki verildi. Yurt dışı operasyonlar için başbakan tek yetkili kılındı. Bir operasyon sözkonusu olduğunda içerde içişleri bakanı, valiler; dışarıda başbakan sorumlu oldu. Operasyonlar hakkında kim nasıl karar vermiştir, bunu biz bilemiyiz. Ancak MGK toplantılarında bazı konuların konuşulduğunu söyleyebilirim.”
Alay ediyorlar
4 Ağustos 2015’te yaptığı açıklamada, PKK’ya nasıl taviz verildiğini şöyle anlatmıştı: “Bizi aldatmış kabul edebilirler, biz kendimiz aldanmadık. Her şeyden haberimiz vardı. Ama 78 milyon insanın hatırına, Türkiye’nin hatırına bir gün bu iş çözülecek diye ümitle bekledik. Halk da eleştirmişti. ‘Bunlar silahlarıyla her gün köylerde ama siz bunlara bir şey yapmıyorsunuz.’ Üzerinde silah olan PKK’lı teröristler karakolun önünden geçiyorlar, onlara el sallıyorlardı. Asker de onlara hiçbir şey yapmıyordu. Meğer alay ediyorlarmış.”

Biz anlattık, tepki gösterdiler
Eski Bakan, Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, kendi sitesinden 26 Ocak’ta yaptığı açıklamada, terörle mücadeledeki hataları sürekli gündeme getirdiklerini ancak kendilerine tepki gösterildiğini söyledi. “Keşke yanılmış olsaydık” diyen Çelik, şunları söyledi: “Çözüm sürecini bozmamak adına ve tamamen iyi niyetlerle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK’nın yapıp ettikleri karşısında adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler. Biz, bölgeyi ve bölgenin dinamiklerini bilen birisi olarak, 2009’dan itibaren olanları ve olabilecekleri, Bakanlar Kurulu’nda, AKP MYK’sında, MKYK’sında, AKP Ortak Söylem toplantılarında ve nihayet çözüm süreci konulu tüm özel toplantılarda yetkili arkadaşların, Sayın Başbakan’ın ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın huzurunda, bütün açıklığı ve netliği ile ortaya koyduk. Zaman zaman kendisini çözüm sürecinin romantizmine kaptırarak bütün fotoğrafı görmek istemeyen bazı yetkili arkadaşların ciddi tepkilerine de muhatap olduk. 2014’teki Afyon’daki AKP İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda benzer bir yaklaşım ve tutumla endişelerini dile getiren ve uyaran ciddi sayıdaki milletvekili, bu yetkili arkadaşlar tarafından tepkiyle karşılandılar. Ancak zaman, bizi ve konuyu bizim gibi gören AKP’li milletvekillerini haklı çıkarmıştır. Keşke yanılmış olsaydık da bugünkü manzara ile karşılaşmasaydık. PKK, ağır silahlarıyla gelip bir şehre yerleşmişse bunda kendisi için ders ve sorumluluk çıkaracak birçok yetkili olmalıdır.”