Ölüm Öncesi Halk İnançları Nelerdir. Ölüm öncesi neler yapılır. Ölümden öne ülkemizde uygulanan uygulamalar, gelenekler, adetler
Ölümle ilgili inançlar da kendi içlerinde üst ve alt başlıklar halinde de alınabilir. Bu dönemlerin arasında doğal olarak uygulama ortaklıkları da vardır.
Ölüm Öncesi
Kahramanmaraş’ta çocuğu yaşamayan aile çocukları ölmesin diye onlara Duran ismini koyar. Çocuklara koyulan isimlerle öteki âleme mesaj verme inanç ve uygulaması çok yaygıdır. Yaşar ismi de bu türdendir.
Marmara Ereğlisi’nde okunmakta olan ezanı tekrarlayanın babasının öleceğine inanılır. Çok ağlayan çocukların da babalarının ölümüne yol açabileceği veya ölüme işaret olduğuna inanılır böyle hallerde “yaşın başını yesin” denir.
Akyurt-Ankara’da ölümcül hastaların tedavisi için bazı kutsal ağaç ve çalılara bez bağlanılarak tedavi olabileceklerine inanılır. Bu yörede türbelerde, ağır hastalara şifa olsun diye kurban da kesilir. Ölümün önlenebileceğine inanılır.
Artvin’de ahırdaki hayvanlar acı acı bağırıyor ve at kişniyor ise o evden ölü çıkacağına inanılır.
Artvin’de ceviz ağacı diken kimse, ağacın büyüyüp kendi kalınlığında olunca o şahsın öleceğine inanılır. Nahcıvanda ceviz ağacının altında uzun süre uyuyanın hastalanacağına inanılır. K. Maraş’ta ölümcül tifo olmuş hastaların ateşini düşürmek için bir urgana dokuz düğüm atılıp üç çarşamba hastanın bileğine bağlanır ise tedavi olacağına inanılır. Düğümün sihri gücü diğer dönemlerdeki uygulamalarda olduğu gibi burada da görülmektedir. Süre ölçüsü olarak 3 çarşambanın seçilmiş olması 4 çarşambalar inancı ile ilgili olabilir.
Bitlis’te kadının evinin eşiği önünde oturması kocasının ölümüne yol açar şeklinde bir inanç vardır. Kars’ta ise ellerini göğsüne bağlayan çocuğun ana veya babasının ölümüne sebep olacağı inancı vardır. Eşikte oturmak hayatın her döneminde makbul bir hareket olarak algılanmamaktadır. İnanca göre evin, ocağın koruyucu iyesi eşiğin altında bulunmaktadır.
Çorum’da tek kardeşli çocukların tavuğun kanat kısmını yemesi halinde kardeşinin öleceğine inanılır. Ölümcül hasta çocukların tedavisi için “Değirmen Suyu” içilir. Halk inançlarında tavuk, karatavuk, karatavuk kanadı, karatavuk kanı etrafında da inançlar oluşmuştur.
Erzurum’da bacaların dumanının farklı çıkması ölüm emaresi olarak kabullenilir. Çorum’da nar yiyenin yere hiç dökmeden yiyebilmesi halinde, ölünce cennete gideceğine inanılır. Doğu Karadeniz’de İncir ağacından düşenin ölmeyip sakat kalacağı inancı vardır.
Çorum’da türbe ve tekkelerin ağaçları ulu sayılır. Bunlar kesilmez, kesenin çarpılacağına ve öleceğine inanılır.151 Bu İnanç birçok yörede vardır. Varto yöresinde ulu kabul edilen dağların tüm bitki örtüsüne kutsiyet atfedilir. Ağaçları korunur
Manisa’da bazı ölümcül hastalıkların “parpı” ile tedavi olunabileceğine inanılır. Parpı halk hekimliğinde bir tedavi türüdür. Her hastalığın parpısı farklıdır.
Erzincan’da yemin edilirken veya ant verilirken; bir daire çizilir, yerdeki bu dairenin üzerine çap şeklinde gelecek şekilde değnek ve herhangi bir ağaç uzatılır, yemin ettirilen kişi bunun üzerinden geçirilir. Daire-tavaf bağlantısı üzerinde durulabilir.
Kars’ta gökteki bir yıldızın kayması halinde mutlaka bir kimsenin öleceğine inanılır.155 Bu inançta oldukça yaygındır. Yıldızın kaydığını gören kimse “yıldızım yerinde” demesi gerektiğine inanılır.
Tedavi ve bilhassa nazardan kaynaklanan rahatsızlıklar için kurşun dökülmesi çok yaygın iken; “Kurşun Attırmak” denilen uygulamada, kişinin geleceğinin de tayini sağlanabilmekte ve atılan kurşun, ilgili kişinin kapısına asılmaktadır. Nazarın ölüme de yol açabileceği kurşun döktürerek yapılan tedavi ile ölümün önlenildiğine de inanılır.
Afşin’de ki Dedebaba (Devbaba) Türbesi’nde bir gece yatanların bütün ağır hastalıklarının tedavi olacağına inanılır. Ulu zatların türbelerinde yapanların geceyi kapısında yatarak geçirenlerin şifa bulacağı inancı Anadolu ve İran Türk kültür coğrafyasında yer yer görülen bir inanç ve uygulamadır.
Ölüm, hayatın halk inançları itibariyle de önemli ve son safhasıdır. Halk inançlarında bu safha ile de ilgili inanç ve dinî uygulamalar vardır. Bunlardan bir kısmı tevhit inancının en son ve en tekâmül etmişi olan Muhammedilik’e evvelki dinlerin akaitlerinden girmiştir. Bir kısmı ise halkın pratik bazı olumlu sonuçlar almak için muhayyilesinden çıkmıştır. Mesela, ezanı tekrarlayanın babasının öleceği, ellerini göğsünde bağlayanm babası veya annesinin öleceği, tavuk kanadını yiyenin kardeşi ölebileceği, ayrıca ceviz ağacını dikenin diktiği ağaç beli kalınlığında olunca dikenin öleceği tespitinde olduğu gibi. Ceviz ağacı insan beli kalınlığında olunca, insan ömrü doğal olarak bitmiş olur. Zira ceviz çok geç büyür.
“Ağaç”, “ocak”, “eşik”, “ateş”, “gök”, “veli” gibi kültleri burada da görmekteyiz. Keza üç, yedi, dokuz gibi belirli kutsal sayılar ölüm evvelinde de görmekteyiz.
Hayvanların zelzele türünden bazı felaketleri insanlardan daha çabuk hissettikleri inancı halkla yaygındır. Bazı hayvanların uğursuz sayılması ve ölüm habercisi olarak bilinmelerine ise çok rastlanır. İslâm toplumlarında kurbanlık hayvanlara ve Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen bazı hayvanlara kutsiyet atfedilir.
At, eski Türk inançlarında Kurt da olduğu gibi kutsal kabul edilir.158 Bunlarla ilgili hayatın her safhasına dair inançlar vardır. Eski Türkler, atı Gök Tanrı’ya kurban olarak kesiyorlardı.
Gökle ilgili inançları Gök Tanrı inancının bir uzantısı olarak bu dönemde de görüyoruz.
Kaynak: Yaşar Kalafat, İslamiyet ve Türk Halk İnançları