Kars'tan muhteşem fotoğraflar
Türkiye'nin en yüksek il merkezi olan Kars, zaman zaman -39 dereceye kadar düşen soğuk iklimi, çetin yaşam şartları ve güzelliğiyle, birçok sanat serine ilham verdi. Atlas dergisi, Kars'ın muhteşem fotoğraflarını okurlarıyla paylaştı.
11 Şubat 2016 - 10:52:00
[/COLOR]
Üst üste yığılan zamanlar! Bir kenti böyle de tarif edebilir insan. Kars bir sınır kenti olarak bu tarife yolculuk duygusu ekliyor. Tarih öncesinde bile sürekli yerleşme gören kentin adı için kimi kaynaklar burada kurulmuş “Kolsa” ya da “Kors” isimli bir topluluğu gösteriyor. Ancak Gürcüce bir tanımı kaynak edinenlerin düşüncesi daha bir yakışıyor kente: “Karis kalaki” yani “Kapı Kent”. Kars’ın çekirdeğini, Osmanlı ve öncesinin tarihi dokusunu Kaleiçi’nde Taşköprü civarında görebiliyoruz; burası bugün artık pek de özelliği olmayan konutlarıyla eski mahallelere bağlanıyor. Kalenin güneyinde de 19. yüzyılda Rusların kurduğu taş duvarlarıyla Baltık mimarisinin örneklerini yansıtan mahalleler uzanıyor.
Şeyh Ebu’l-Hasan-ı Harakâni Türkiye tasavvufunun öncülerinden sayılıyor. Onu devrin kutbu olarak gören ve gösterenlerin başında Mevlana Celaleddin Rumi geliyor. Harakâni üzerine yapılmış araştırmaların bir kısmı onu, “Selçuklu Sultanı Alparslan’dan önce Anadolu’ya giren bir evliya” olarak değerlendiriyor ve “Harakânî Anadolu’nun fethini kolaylaştıran Oğuz boylarındandır” deniyor. Şimdi Harakâni türbesi ve yanındaki Evliya Camisi, Kars’ın en çok ziyaret edilen yerleri arasında yer alıyor.
Orhan Pamuk’un Kars’ı eksene koyarak yazdığı Kar romanının ilk sayfasında şu cümle var: “…Belki de bütün hayatını değiştirecek bir yolculuğa çıkmış olduğunu ta baştan anlayıp geri dönebilirdi.” Kars Tren Garı, sınır garlarından biri. Şimdi sınavı yeni kazanmış, yeni atanmış ama memuriyeti henüz onanmamış fotoğraftaki genç adamın yaşamıyla, bu gara gelen ve buradan trenlerle gidenlerin yaşamları daima birine değecek diyebiliriz.
İşgal sözcüğü ona maruz kalanlar tarafından sevilemez. Ancak kimi işgallerin ardında bıraktığı mimari ya da başka yararlı eserler, onları yapanlarla sonra kullananlar arasında sıcak bağlara dönüşebiliyor. Kars, Rus işgali yıllarından kalan mimari bakımdan da zengin kentlerden biridir: Yukarıda, şimdi Kars Ticaret Odası’na ev sahipliği yapan bina görülüyor.
Tuncer Güvensoy Evi
Selçuklulardan kalan kaleyi, Osmanlılardan kalan Taşköprü’yü, Mazlumağa, Topçuoğlu, Muradiye (İlbeyoğlu) hamamlarını beyazın ve grinin tonlarıyla birbirine bağlayan kar, Kars’ın kahramanlarından biridir. Kent üzerine yazan her edebiyatçının da uğrak kavramı, noktasıdır.
Bir sınır kenti olan Kars bir dönem, komşuluk ettiği farklı ülkelerin kent geleneklerini de yaşama geçirdi ve bir açık hava heykel sergisine dönüşmeye başladı. Ancak süreç yaralandı ve heykeller kuytulara, bilinmezlere çekildi.
Son dönem âşık geleneğinin en çok bilinen isimlerinden birdir Murat Çobanoğlu. Bir kuşak, Kiziroğlu türküsü başta olmak üzere onun türkülerini ve değişik yerlerde yaptığı atışmalarını izledi. Ozanın yaşarken açtığı Çobanoğlu Âşıklar Kahvesi, aynı geleneğin usta ismi Şeref Taşlıova başta olmak üzere pek çok âşığı ağırladı. Bu gelenek bugün bitti. Kahve şimdi daha çok sakince sohbet etmek isteyenlerin uğrak yeri.
Kars’la Ardahan’ın sınırları içinde yer alan Çıldır Gölü yeryüzünün ender bir kesitidir. Kışları buz tutan göl, buradaki vahşi doğanın bir temsilcisine dönüşür ve dünyanın pek çok yerinden gelen insanların ilgi odağı olur. Yılın ilk buzlanmasını ve güneşi fırsat bilen çocuklar içinse doğal bir futbol sahası oluşturuyor.