Nasıl aşık oluyoruz?2016-02-14 11:03:00
Üzerine en çok araştırma yapılan mevzu 14 Şubat’ta bilimin gündeminde. Yeni veriler, aşka dair sorularınıza yardımcı olabilir.
Sürekli “Sanırım âşık oldum” diyeni, hep aşkı arayanı/isteyeni, hayatını aşk olmadan yaşayamayacağını düşüneni bilim ‘temize’ çıkardı. Uzun yıllar nörologlarla birlikte bağımlı beyinlerin para-agittal MR’nı (Manyetik Rezonans Görüntüleme) inceleyen Oklahoma Medikal Araştırmalar Vakfı’nın başındaki Dr. Stephen Prescott’ın araştırması sonuçları şunu gösteriyor: Beyin, sigara, alkol ya da uyuşturucu bağımlığında maddeye gösterdiği tepkinin aynısını aşk için de gösterebiliyor.
Türkiye’de yeni bir aşk trendi: Kadınların %78’i ilk hamleyi kendi yapmak istiyor.
Âşık olduğu kişinin fotoğrafının görenle, bağımlısı olduğu maddeyle karşılaşanın beyninde aynı güçte, hızda tepkimeler yaşanıyor. Prescott’a göre 14 Şubat arifesinde yapılan çoğu aktivite ve alışveriş de romantizm adına değil aşk bağımlılığını beslemeye yönelik. Kafada anında şöyle sorular çakabilir: Aşk bağımlılığı kötü bir şey mi? Bağımlı olduğunuzu nasıl anlarsınız? Telaş etmeyiniz, doktora kulak veriniz: “Eğer ille de bir şeye bağımlı olacaksanız, ‘aşk’ en iyi seçim olabilir. Ne istediğinizi bildiğiniz sürece size zarar vermez, aksine mutlu eder.”
Yapılan araştırmalar aşkın enerji ve mutluluk seviyesini yükselttiğini gösteriyor. Kadınların %77’si kendilerini daha enerjik hissettiklerini, %38’i işyerinde daha iyi performans sergilediklerini söylüyor. Sebebi vücudun adrenalin üretmesi.
Karşınızda kim olduğunu unutup, onun mutlu olup olmayacağına bakmadan, sadece alışveriş ve hazırlık sürecinden keyif alıyorsanız, bu aşk bağımlılığına dair en güçlü sinyal.
AŞKA GİDEN ‘5’ ADIM
1) Hipotalamus dopamini salgılıyor, heyecan ve mutluluk başlıyor.
2) Dopamin seviyesi yükseldikçe serotonin düşüyor. Serotoninin görevlerinden bazıları ruh hâlini, iştahı düzenlemek. Âşıkken iştahtan kesilmek de bu yüzden. Serotonin aşırı derecede düşerse depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete bozukluğu, panik ve takıntı ortaya çıkabilir.
TED konferansındaki konuşmalarıyla ünlü nöroekonomist Paul J. Zak’a göre, çiftlerin günde en az sekiz kez birbirlerine sarılmaları gerekiyor.
3) Dopaminle birlikte vücut (NGF) yani sinir büyüme faktörü üretir.
* NGF yeni ilişki içinde olanlarda daha çok gözlemleniyor.
* Vücuttaki NGF oranı hislerinizin yoğunluğuyla doğrudan ilgilidir.
* Âşık olmayanlarda daha düşük seviyede NGF gözlemleniyor.
Oksitosin hormonu ‘aşk hormonu’ olarak da tanınır. Sebebi partnerinize sürekli dokunma dürtüsü yaratması.
4) Oksitosin ve vazopressin çekim ve bağlılıktan sorumlu.
* Hipotalamus bu iki hormonu üretir.
* Bu hormonlar hipofiz bezinde depolanır ve vücuda salgılanır.
* Orgazm gibi tutkulu durumlarda kana karışır.
* Uzun vadeli ilişkiler genelde bu hormonun düzenli salgılanmasına bağlı.
5) Bu hormonlar vücudun değişik bölümlerine etki eder. Sonucundaysa:
* Beynin romantik lopunda faaliyet arttıkça, stres salgılayan amigdala düşüyor.
* Böylelikle âşık olan kişi daha az stres ve korku hissediyor.
* Bu duyguların sonucunda iki insan arasında bir bağlılık oluşur.
BEYNİMİZE NELER OLUYOR?