Halk arasında zatürre olarak bilinen akciğerin iltihaplanmasının tıbbi ismi pnömonidir.
[Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu
Uygun bir tedavi ile bu hastalık çoğu zaman düzelir ancak yaygın ve ağır olduğunda hastaneye ve hatta yoğun bakım bölümüne yatmak ve bazen de göğsünden bir tüp aracılığıyla o iltihabi sıvıyı boşaltmak gerekir.
Esasen akciğerin en uç yapısını oluşturan ve havadaki oksijenin vücuda girdiği bölge olan hava kesecikleri yaygın olarak iltihaplanmıştır. Bu durumda hastaların dörtte birinde göğüs boşluğunda iltihabi bir sıvı toplanması görülebilir (zatülcenp, sulu zatürre). Genellikle mikroplar ve virüsler bu durumu yapar ancak bazı ilaçların, radyoterapinin yan etkisi olarak da görülebilir. Eşlik eden bazı romatizma türü hastalıklar bu duruma yol açabilir. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar, tüberkülozla beraber insanlık alemindeki en yaygın ölüm sebebidir. 1950’-lerden sonra penisilinin dünya üzerinde kullanıma girmesiyle pnömoniden ölümler önemli ölçüde azalmıştır. Bunda çeşitli aşıların da önemli rolü vardır. Ancak halen yine de dünyada ülkeden ülkeye fark göstermekle beraber; 5 veya 6.ölüm nedenidir. Bebekler ve yaşlılarda, bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hâlâ en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Pnömoni her yıl yaklaşık 450 milyon kişiyi yani dünya toplamının yüzde yedisini etkiler ve yaklaşık 4 milyon ölümle sonuçlanır. Kabaca herkes hayatında en az bir kez pnömoni olur diye kabul edilir. Dünya üzerindeki ölümlerin çoğu gelişmekte olan ve tedaviye ulaşmada sorunu olan ülkelerde olmaktadır.
BELiRTiLERi NELERDiR?
Tipik belirtileri öksürük, balgam çıkarma, göğüs ağrısı, ateşlenme ve nefes darlığıdır. Ancak bazen sadece ateş veya sadece öksürük de başlangıç şikayeti olabilir. Balgamın rengi kısa sürede kirlenir ve koyulaşır. Göğüs içinde hırıltı, hışıltı, ötme sesleri ortaya çıkabilir. Tedavi edilmezse iştahsızlık, halsizlik, fenalaşma, bulantı, kusma gibi refakat bulguları tabloya eşlik edebilir. Nefes darlığı önemli bir durumdur, hastaneye yatırılan hastaların bir bölümü, pnömoninin derecesine göre yoğun bakım ünitesinde mekanik
solunum desteğine ihtiyaç duyabilir
ÖZEL DURUMLAR NASIL ETKİLER?
Bebekler, yaşlılar, alkol ve madde bağımlılığı olanlar, HIV enfeksiyonu olanlar, diabetliler, orak hücreli anemi, organ trans-plantasyonu olanlar, bağışıklık sistemini zayıflatan tedavi görenlerde pnömoni riski artar, tedavisi de epeyce sorunludur. Bazen seyahatler (turistik, hac ve umre gibi) bu duruma yol açar. Son 15-20 yıldır ülkemizin iç bölgelerinde ortaya çıkan Kırım Kongo hastalığı da genellikle pnömoni ve solunum yetmezliği ile ölüme neden olmaktadır. Akciğer kanseri olanlarda da bronş tıkanması/daralması bazen pnömoniye yol açabilir.
TEŞHiS VE TEDAVi
Doktorun muayenesi, en önemli tanı yöntemidir. Hiçbir tetkik, doktor muayenesinin yerini alamaz. Akciğer grafisi, kan ve gerekirse balgam tetkikleri tanıya yardımcıdır. Tecrübeli bir doktor, tetkik sonuçlarını beklemeden gereken tedaviye başlayabilir. Toplum içinde yaşayan kişilerin pnömonisi daha kolay tedavi edilir. Ancak hastanede yatarken ortaya çıkan pnömonilerin etkenleri ve derecesi farklıdır, daha zor tedavi edilirler. Çünkü hastanelerin içindeki mikrobial flora toplumdan farklıdır. Sadece toplumdan edinilmiş pnömoninin küresel ekonomik maliyetinin 17 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.
Pnömoni esasen antibiyotikler ve gerek olduğunda da nefes açıcı ilaçlarla tedavi edilir. Hangi hastanın hastaneye yatırılacağına doktorunuz karar verecektir. Yaşlı ve eşlik eden kalp, akciğer hastalığı olanlarda pnömoni aşısı yapılması tavsiye edilmektedir.
Alerjik ve romatizmal nedenli pnömoniler antibiyotiklerle değil kortizon ve benzeri ilaçlarla tedavi edilir. Gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek hastalık yükü ve gelişmiş ülkelerdeki nispeten düşük hastalık farkındalığını arttırmak için, 12 Kasım, ‘Dünya Pnömoni Günü’ ilan edilmiştir