Özcan Halaç, yaptığı açıklamada,altın toplama projesi çerçevesinde 2013 yılında 6 banka ile 10,8 ton, 2014’de 9 banka ile 13,6 ton ve 2015 yılı içinde ise 11 banka ile çalışarak 9,8 ton olmak üzere toplam 34,2 ton altının, yastık altından çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasına aracılık ettiklerini kaydetti.
Son yıllarda sisteme dahil olan banka sayısında artış olmasına rağmen toplanan altın miktarında bir azalmanın söz konusu olduğunu ifade eden Halaç, bu projenin sahibi olarak karlılık bir yana zarar etmeyi göze alarak yastık altından çıkartılan altın miktarının artması için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
Halaç, ülke ekonomisi için çok önemli bir değer olan yastık altındaki altının ülke ekonomisine nasıl kazandırılacağını gösterdiklerini ve istenirse başarılı olacağını da ispat ettiklerini anlatarak, "Bu bizim şirketimiz için bir iş kolu değil artık bir misyon, ancak bu misyonu, kamu otoritesi ve diğer bankalarla da paylaşmak istiyoruz. Bu birliktelik, projenin başarılı bir şekilde devamı için gerekli" diye konuştu.

"ZORUNLU KARŞILIKLARIN BİR KISMI HALKTAN TOPLANAN ALTINDAN OLMALI"
Yastık altındaki altının daha büyük oranda ülke ekonomisine kazandırılması için kamu otoritesinin alması gerektiği aksiyonların başında, munzam karşılıklarla ilgili yapılması gereken değişikliğin geldiğini anlatan Halaç, şunları kaydetti:
"TCMB’nin 2011 yılında TL zorunlu karşılıklar yerine altını kabul etmeye başlaması, dünyada bir ilktir ve çok başarılıdır. TCMB tarafından bankalara, TL için tutulması gereken zorunlu karşılıklar yerine belli bir oranda altın tutabilme olanağı tanınmıştır. Bu oranın artırılması, bankaların altın bankacılığına olan ilgilerini arttıracaktır. Bundan sonra atılması gerekli adımların başında ise TCMB’nin zorunlu karşılık olarak kabul ettiği altınların, en azından bir kısmının, halktan toplanmış fiziki altınlardan olmasını şart koşmasını veya bu duruma bankaları bir şekilde zorlaması gerektiğini düşünüyoruz. Böylece, bankalar bu kaynağın sisteme dahil edilmesi için daha fazla uğraş verecektir. Daha fazla özveride bulunarak, reklam ve tanıtım çalışmalarına ağırlık vereceklerdir. Bazı bankalar, yaptıkları swap anlaşmaları ile ülkeye altın ithal edip bu altınları munzam olarak TCMB’ye verebiliyorlar. Bu durum hem ülkemizin dış ticaret rakamlarını olumsuz etkilerken hem de bankaların yastık altındaki atıl olan altına olan iştahını kapatıyor. Bu durumun bir an önce önüne geçilmeli."
"YASTIK ALTI ALTININ EKONOMİYE KAZANDIRILMASI BİR HEVES OLMAMALI"
Halaç, altın hesaplara verilen faiz oranları ve kar payı oranlarının artmasının, halkın altın bankacılığına olan ilgisini de arttıracağını belirterek, kamu otoritesinin altın toplama projesi için halkı bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapması ve teşvik etmesinin yastık altı altının ekonomiye kazandırılması anlamında etkili olacağını dile getirdi.
Bu ve buna bezer önerilerini kamu otoriteleri ile farklı platformlarda paylaştıklarını ifade eden Halaç, "Bunlar yapılmadan bu işin devamlılığı çok zor. Biz İstanbul Altın Rafinerisi olarak ülke menfaatinin her şeyden önce geldiği bilinciyle hareket ediyoruz. Ancak bizim de kaynaklarımız ve yapabileceklerimiz sınırlı. Bu noktada kamu otoritesinden gerekli olan adımların atılmasını istiyoruz. Yastık altı altının ekonomiye kazandırılması bir heves değil, gerçek bir devlet politikası olmalı ve bu şekilde değer görmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
Altın fiyatlarının yükselmesiyle birlikte yastık altında var olduğu tahmin edilen 5 bin ton altının piyasaya girip girmediğine ilişkin soru üzerine Halaç, büyük miktarda bir altın bozdurma işleminin olmadığını, eğer olsa piyasada hissedileceğini söyledi.