Türkler, yaklaşık bin yıl öncesine kadar Grekçe ve Arapça üzerinden Musiki sözcüğünü benimsemeden önce, bu kavram için Küğ sözcüğünü kullanıyordu. Bu kelime Kü, Küg, Küy, Köğ, Kök şekillerinde de kullanılmış ve hala yaşamakta ve de kullanılmaktadır. KÜ ve KÖ harfleri ile başlayan kelimeler Türkçede hep canlı, parlak, göz alıcı, iç açıcı, devingen, güçlü ve yaşam kaynağı yansıtan kelimeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözgelimi, bütün canlılığın yaşam kaynağı olan Kün yani Güneş, yeryüzünün en parlak tabakası olan Köl sonradan Göl, bedenin canlılığını yansıtan Kön veya Gön, yine bedenin en parlak organı olan Köz ya da Göz örneklerindeki gibi Türkler, uyumla seçilmiş ve bir estetik bütünlük oluşturacak tarzda birleştirilmiş işitmeyle algılanan sesler sanatına Küğ demişlerdir.
Küğ, Orhon Yazıtlarında kü biçiminde ve “ün, san” karşılığı olarak (Orkun, 1987, ss. 40-43). Küğ konusunda ikinci en önemli yazılı kaynak Dîvânü Lûgati‟t-Türk‟tür ve bu bildirideki pek çok veri bu önemli kaynağa dayanmaktadır. Çünkü Dîvânü Lûgati‟t-Türk, bizlere dilimiz açısından ışık tuttuğu kadar, XI. yüzyıl ve öncesinde Türklerin gelenekleri, töreleri, sanatları ve kısacası yaşam biçimleri, diğer söyleyişle kültürleri konusunda da günümüze çok önemli veriler sunmaktadır. Bunlar arasında musiki ile ilgili kelimeler ve türevleri Türk Musiki Tarihi açısından son derece önemlidir ve Kü‟ün aynı anlamlı karşılığı Kaşgarlı Mahmud’un ünlü anıtsal eseri Dîvânü Lûgati‟t-Türk‟te de ( kü: Ün, san. “külüğ bilge: ünlü bilgin ) görülmektedir (Atalay I, s. 212). Türk dili konusunda bir başka önemli kaynak olan ve Yusuf Has Hacib‟in kaleme aldığı Kutadgu Bilig‟te de Kü, ün ve san olarak karşımıza çıkmaktadır (Arat III, s. 296).
Yavuz DALOĞLU
3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu
Görsel: Sol Bilge B)eyi ve Çinli Eşi Ts’ai Wen Chi , Türk Orkestrasından Müzik Dinlerken
(Hun Flütünden On Sekiz şarkı