Çoğu insan tarafından 'garip yapışkan şey' diye tasvir edilse de bu olağanüstü sekiz kollu sihirbaz, gezegendeki en büyüleyici hayvanlardan biri. Pigment hücre ağı ve özelleşmiş kaslarını kullanarak, bir ahtapot neredeyse anında tüm renkleri taklit edebiliyor. Ahtapotlar hakkında bilmediğiniz sekiz özelliği sizin için sıraladık.
Ahtapotlar denizaltı yaşayan olağanüstü hayvanlardan biri olarak sayılıyor. Kimileri ahtapotları çok severken kimileri de pek hoşlanmayabiliyor. Ahtapotlar hakkında bilinmeyen sekiz özelliği burada sizler için hazırladık. Sihirbazlıklarının yanı sıra bir de saldırganlarını uzaklaştırmak için özel zehirli bulut üreten ahtapotlar kendilerine hayran bırakacak.
Saldırganı engellemek için zehirli bulut üretiyor
Sihirbazlara eşdeğer farklı bir yeteneği de saldırganın görüşünü engelleyerek ahtapotun kaçmasına olanak sağlayan, salgıladığı mürekkep bulutu, bazı türleri bu özelliğe sahiptir ve mürekkep balıkları ahtapotların en yakın akrabasıdır. Eğer bu da yeterince havalı gelmediyse, çoğunlukla mukus ve pigment hücrelerden oluşan bu bulut, saldırganın gözlerini tahriş eden ve koku hissini körleştirerek kaçış ustasının takip edilmesini daha da zorlaştıran bir çözelti barındırıyor.
Saatte 40 kilometre hız yapabiliyor
Kendilerini güvende hissetmediklerinde ahtapotlar, mantolarından geriye doğru suyu ileterek kendilerini ileri itiyorlar. Bu davranış onları saatte 40 kilometre hıza çıkarıyor. Ayrıca görülmeye değer başka bir becerileri de, yumuşak vücutları sayesinde en ufak çatlaklardan ve deliklerden rahatlıkla geçebilmeleri.
Ahtapotlar gelişmiş zekaya sahip
Aristotales ahtapot hakkında 'aptal bir yaratık' tabirini kullanmasına rağmen, araştırmalar ahtapotların gelişmiş zekâya, duygulara ve hatta kişisel karakterlere sahip olduklarını gösteriyor. Kurnaz kafadanbacaklı aynı zamanda labirentlerden geçebiliyor ve hatta işbirliği yapmak istemiyorsa karşı koyabiliyor. Problem çözüp çözümleri hatırlayabiliyor, sadece eğlence olsun diye bir şeyleri parçalarına ayırabiliyorlar. Hatta oyun olsun diye köpekler gibi atılan şeyleri alıp geri getirebiliyorlar. Su borularını yerinden çıkarabiliyor, kablo bağlantılarını kesebiliyor, laboratuvarlardan kaçabiliyor ve hatta yuvalarının etrafına deniz kabuklarını ve diğer objeleri toplayarak kale inşa ediyor ya da yuvalarının etrafına bahçe yapabiliyorlar.
Geniş beyne sahip
Ahtapotların en çılgın özelliği nöronlarının kafaları yerine kollarında bulunmasıdır. Ahtapotların kolları, özgür görevleri sahipleri başka bir şey ile ilgilenirken yerine getirebilir. Ve bu kollardan biri vücuttan koparsa, araştırmalar kopan kolun suda kendi kendine hareket edebildiği ve hatta bir besini kol bağlı olsaydı ağzın bulunacağı bölgeye doğru yönelttiğini gösteriyor.
Kaybedilenleri yenileyebiliyorlar
Adeta Deadpool’un yenilenebilme yeteneğine sahipmiş gibi kaybettiği bir kolunun yerine hiçbir kalıcı zarar almadan tekrar yenisini çıkarmak onun için tam bir çocuk oyuncağı.
3 tane kalbi var
Evet, tam üç adet kalbe sahipler, iki tanesi kanı solungaçlara oradan da 3 numaralı kalbe taşımakla görevliyken, 3 numaralı kalp ise diğer 2 kalpten aldığı kanı bütün vücuda pompalar. Ve şaşırtıcı olan şey, 3 numaralı kalbin ahtapot yüzerken durması, ki bu da neden hızlıca yüzerek kaçmaktan çok kamufle olarak saklanmayı tercih ettiklerini açıklıyor, yüzmek bu kafadanbacaklı için yorucu bir aktivite.
En yaşlı ahtapot 296 milyon yıl önce yaşamış
Bilinen en yaşlı ahtapot fosili 296 milyon yıl önce Karbon Çağı zamanı yaşamış. Şu anda Chicago, ABD’de Field müzesinde sergilenmektedir. Çağımızdaki ahtapotlar gibi sekiz kola ve iki göze muhtemelen de mürekkepli kaçış mekanizmasına sahipti.
Genel olarak kendilerinden büyük hayvanlardan korkan ve insanlardan olabildiğince uzak durmaya çalışan, parlak veya ses çıkaran bir obje gördüklerinde meraklarını dizginleyemeyen bu muhteşem canlılar, sadece Ege ve Akdeniz sofrasında bir meze olarak görülmekten çok daha fazlasını hak ediyorlar. Evrimin yıllardır nerdeyse hiç uğramadığı ahtapotlar, zekalarıyla birçok insanı kendine hayran bırakabilme yeteneğine sahip muazzam bir canlı.