Endometriozis
Endometriozis Kadın Hastalıkları ve Doğum endometrium tabakası, adet kanaması, üreme organları, yumurtalıklar, döllenme, kısırlıkRahmin içini döşeyen doku endometrium olarak adlandırılır. Bu doku her adet döneminde olgunlaşır ve döllenen yumurtayı karşılamaya hazırlanır.


Eğer döllenen yumurta rahmin içine ulaşırsa endometrium tabakasına yerleşir ve bu doku tarafından beslenir. Gebelik oluşmazsa endometrium tabakası adet kanaması ile dışarı atılır. Endometrium dokusunun rahim dışında üreme organlarının üzerinde, karın zarlarının üzerinde veya vücudun herhangi bir yerinde bulunması endometriozis olarak adlandırılır. Endometriozis çocuğu olmayan kadınların %25-50'sinde görülür. Genetik bir hastalık olduğu henüz kanıtlanmamakla birlikte endometriozis olan kadınların kız kardeşlerinde hastalık daha sık görülür. Kesin ispat edilememekle birlikte endometriozisin oluşması ile ilgili birçok teori vardır. En sık bahsedileni ise, adet kanaması sırasında endometrium dokusunun yumurtalık kanallarından karın boşluğuna yayılmasıdır. Bu teori kanalları bağlanan veya rahmi alınan kadınlarda endometriozisin neden oluştuğunu izah edemez. Diğer bir teori ise bağışıklık sistemindeki bozukluktan dolayı normalde rahim dışında bulunmaması gereken endometrium dokularının karın içinde gelişebilmesidir. Bir diğer teori ise üreme organlarının gelişim ve büyüme sürecinde rahim dışındaki dokuların endometrial doku gibi gelişmesidir.

*Endometriozis’in Bulguları:
Endometriozis olan kadınların yaklaşık üçte birinde hiçbir bulgu yoktur. Diğer vakalarda ise hastalığın derecesine göre değişik klinik bulgular ortaya çıkar. Bu bulgular ve görülme sıklığı şu şekildedir:
-İnfertilite: %40
-Adet ağrısı: %47
-Aşırı adet kanaması: %44
-Spontan düşük: %50
-Kilo kaybı: %50
-Kilo alma: %13
-Ağrılı cinsel ilişki: %22
-Organlarda yapışıklık: %37
-Yumurtlama bozuklukları: %17
-Adet düzensizliği: %12

Endometriozis olan hastaların %40′ı çocuk sahibi olmakta problem yaşar. Bu normal toplumdaki oranın üç katıdır. Karın boşluğunda ve üreme organları üzerindeki endometriozis dokuları her adet kanaması ile tekrarlayan kanamalara neden olur. Böylelikle endometriozis dokularda yaptığı yapışıklıklar ve yaralarla yumurtalıkları, rahmi ve bağırsakları birbirine yapıştırarak üreme organlarının normal anatomisini bozabilir. Bu yapışıklıklar yumurtanın atılımını ve kanallar tarafından alınmasını da engelleyebilir. Bununla birlikte araştırmacılar endometriozis dokularından salgılanan bazı kimyasalların yumurtlamayı, yumurtanın sperm ile döllenmesini ve döllenmiş embryonun ana rahmine yerleşmesini engellediğini göstermişlerdir. Bu nedenle endometriozis hastalığında kısırlık görülmesi hastalığın evresi ile direkt ilintili değildir. İleri evrelerde üreme organlarında yapmış oldukları tahribatla infertiliteye neden olurken, erken safhalarda salgıladıkları kimyasallar ile gebeliğin oluşmasını engellerler.

Endometriozis’de görülen ağrının şiddeti hastalığın evresi ile direkt ilişkili değildir. Hatta bazı araştırmacılar erken evrelerde dokuların daha taze olduklarını ve ağrıya daha duyarlı olduklarını iddia ederler. Endometriozisli hastalarda düşük yapma riski fazladır. Endometriozis dokularından bebeğe zararlı olan kimyasalların salınması ve annenin bağışıklık sistemindeki bozukluklar düşüklere neden olabilir. Tedavi görmüş kadınlarda ise bu risk artmamıştır. Endometriozisli hastalarda östrojen (yumurtalıkların salgıladığı kadınlık hormonu) seviyesinin düşük olması, yumurtlamayı sağlayan LH hormonundaki yükselmenin yetersiz olması sonucu yumurtlama düzensizlikleri, düzensiz adetler, adet arası ve adetten önce lekelenme görülebilir.

*Endometriozis’in Teşhisi:
Adet kanamalarına dair her türlü yakınma endometriozisi düşündürür. İnfertilite, adet ağrıları ve ağrılı cinsel ilişki gibi yakınmaların görüldüğü endometriozis vakaları doktora daha sık başvurur, bu vakaların teşhis edilmesi daha kolaydır. Jinekolojik muayenede endometriozis nodüllerinin hissedilmesi, ultrasonografik incelemede ise yumurtalıklarda neden oldukları kistlerin (çikolata kisti) görülmesi klinik olarak endometriozis varlığını düşündürür. Endometriozisin kesin tanısı laparoskopi ile konabilir. Laparoskopi işlemi genellikle genel anestezi altında yapılan günübirlik bir işlemdir. Göbek altından yaklaşık 1cm. çapındaki optik bir cihaz ile karın boşluğuna girilir, üreme organları ve karın içindeki yapılar direkt olarak incelenir.Aynı seansta cerrahi laparoskopik girişim ile endometriozis tedavi edilir. Bu amaçla lazer veya elektrokoter kullanarak endometriozis odakları inaktif hale getirilir ve anatomideki deformasyonlar, yapışıklıklar açılarak düzeltilir. Şiddetli ağrı şikayeti olan vakalarda ise laparoskopik olarak rahme giden sinirler yakılarak hasta rahatlatılabilir.

*Endometriozis’in Tedavisi:
Endometriozis’in kesin teşhisi laparoskopik olarak konur ve hastalık aynı seansta lazer ve elektrokoter kullanarak cerrahi olarak tedavi edilebilir. Endometriozisin doğal tedavisi ise gebelik veya menopozdur. Bu dönemlerde hasta adet görmez ve endometriozis dokuları iyileşme imkanı bulur. İlaçla yapılan tedavilerde doğal tedaviler taklit edilmeye çalışılır. Hastaya doğum kontrol hapları verilerek uzun süre yumurtlamaması sağlanır ve hasta adet görmesine rağmen endometrioz odakları uyarılmaz ya da daha güçlü ilaçlarla menopoz durumu taklit edilir. Bu tedaviler ileri endometrioz vakalarında laparoskopik cerrahi girişimle kombine edilir. Bu hormonların bir kısmı östrojen azalmasına bağlı ateş basması, vajinal kuruluk ve kemik erimesine yol açabilir.