MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Başkanlık Sistemi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a destek vereceği ve belli şartlarla bir ittifaka gidileceği iddia edildi.
Radikal'den Oral Çalışlar, Ankara'da konuşulan bu senaryoyu köşesine taşıdı...
Çalışlar yazısında, "Devlet Bahçeli'nin, parti içinde oluşan ve giderek güçlenen muhalefete karşı bir hamle yapmasını bir süredir bekliyordum. Bu hamlenin “Erdoğan'la bir anayasa uzlaşması” şeklinde olmasını mümkün görüyorum. Bunu birkaç kez değişik programlarda dile getirdim." dedi ve ekledi: "Meclis, anayasa nedeniyle kilitlenip, yeni bir erken seçime yönelirse, Bahçeli bu durumdan en büyük zararı görebilir. İçi bu kadar sorunlu bir partinin seçim başarısı gösterme ihtimalinden söz edilemez. Böyle bir senaryoda, Bahçeli'nin siyasi hayatının sonu gelebilir. Buna karşın, başkanlık sistemi, yeni anayasa ve referandum konusundaki bir işbirliği; hem Erdoğan hem Bahçeli'yi rahatlatabilir. Erdoğan, böyle bir ittifakı; AK Parti içinde başkanlık sistemine pek o kadar sempatiyle bakmayanlara, ya da Erdoğan'ın siyaset etme tarzına kendilerini yakın hissetmeyenlere karşı, bir fırsat olarak görebilir."
İşte o yazı:
MHP lideri Bahçeli, önceki gün Ankara’da partisinin “Siyaset ve Liderlik Okulu” açılışında yaptığı açıklamalarla, siyasi tabloya yeni bir boyut kazandırdı.
Bahçeli’ye göre, dağılan Anayasa Mutabakat Komisyonu’na, CHP davet edilmeli: “Gelen olursa masada otururlar, gelmezlerse iktidar, artık B planını ortaya koymalı, biz masadayız.”
“İktidar, Anayasa’da ne gibi bir değişiklik düşünüyorsa bunu ağızlarına sakız edeceklerine, TBMM’ye getirsin. Bu ancak referandumla mümkün olabilir. Onun için de 317 milletvekilinin 330’a tamamlanması lazım. Tamamlandığı takdirde belirledikleri veya özledikleri anayasa değişikliğini yapmak için millet huzuruna çıkmış olurlar. Referandum olursa MHP, anayasa konusundaki hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak, gerekli tedbirler alınmak suretiyle, kamuoyunun aydınlatılmasında kendi dünya görüşü ve parti ilkeleri çerçevesinde katkı sağlayacaktır.”
Başkanlık Sistemi dahil, Tayyip Erdoğan'la yeni anayasa konusunda birlikte hareket etmeye açık bir strateji mi söz konusu? "Biz referandum yolunu açarız" anlamında bir tutum mu gelişiyor?
İKİSİ İÇİN ÇIKIŞ YOLU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başkanlık sisteminde ısrarlı olacağını, bu sistemin gerekliliğini, hemen her fırsatta dile getiriyor. Ancak, bugünkü Meclis aritmetiğinde, bu hedefe ulaşmak çok basit görünmüyor.
Başkanlık sistemini içine alan yeni bir anayasa projesinin referanduma götürülebilmesi için, 330 milletvekilinin oyuna ihtiyaç bulunuyor. AKP'nin 316 oyu olduğuna göre, diğer partilerden en az 14 milletvekilinin desteği gerekiyor. (Tabii, bu hesap, AK Parti'nin hiç fire vermemesini varsayıyor.)
ERDOĞAN'IN SEÇENEKLERİ
AK Parti içinde, başkanlık sistemi konusunda, Tayyip Erdoğan’la aynı oranda yoğun bir ilgiden söz etmek, henüz kolay değil.
Cumhurbaşkanı, belki biraz da bu nedenle, değişik konulardaki farklı yaklaşımlara sert tepkiler verme yolunu seçiyor.(Cerattepe, Dündar ve Gül'ün bırakılması vb…) AK Parti üzerinde, Cumhurbaşkanı ve çevresinin uyguladığı basınç, şu ankinden farklı tepkilere de neden olabilir. İsteksizlik artabilir.
“Zorluk”un aşılması için, Erdoğan'ın elinde ne gibi imkanlar var?
İlk akla gelen yol, meclisteki diğer partilerden birisi ile işbirliği içine girmek… Bir ortaklık yaratabilmek…
CHP, tüm yolları kapattı. “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”nun çalışmasını da bloke etti.
Böyle bir durumda, Cumhurbaşkanının önündeki ikinci yol, bir “erken seçim” planıdır. Bir erken seçimde, HDP'nin barajı aşamaması mümkün. MHP'nin de zorlanacağı ortada.
AK Parti yönetimi ve Davutoğlu'nun erken seçime ikna edilip edilememesi de, denklemin başka bir ayağı… Hükümet tarafından, şu ana kadar yapılan açıklamalarda "erken seçim gündemimizde yok" cevabı verildi.
BAHÇELİ'NİN HAMLESİ
Devlet Bahçeli'nin, parti içinde oluşan ve giderek güçlenen muhalefete karşı bir hamle yapmasını bir süredir bekliyordum. Bu hamlenin “Erdoğan'la bir anayasa uzlaşması” şeklinde olmasını mümkün görüyorum. Bunu birkaç kez değişik programlarda dile getirdim.
Bu beklentimin nedenlerine gelirsem… Meclis, anayasa nedeniyle kilitlenip, yeni bir erken seçime yönelirse, Bahçeli bu durumdan en büyük zararı görebilir. İçi bu kadar sorunlu bir partinin seçim başarısı gösterme ihtimalinden söz edilemez. Böyle bir senaryoda, Bahçeli'nin siyasi hayatının sonu gelebilir.
Buna karşın, başkanlık sistemi, yeni anayasa ve referandum konusundaki bir işbirliği; hem Erdoğan hem Bahçeli'yi rahatlatabilir.
Erdoğan, böyle bir ittifakı; AK Parti içinde başkanlık sistemine pek o kadar sempatiyle bakmayanlara, ya da Erdoğan'ın siyaset etme tarzına kendilerini yakın hissetmeyenlere karşı, bir fırsat olarak görebilir.
Bahçeli de, böyle bir durumda, en az üç yıl, yeni bir seçim tehdidi olmadan, elindeki imkanlarla parti içindeki liderliğini pekiştirebilir.
Bahçeli'nin son çıkışı; Erdoğan'la Bahçeli arasında yeni bir ittifak imkanını ortaya çıkarabilir mi? Cumhurbaşkanının “Başkanlık sistemi" isteğine yeni bir ivme kazandırabilir mi?
Erdoğan ve çevresinin AK Parti üzerinde yoğunlaştırdığı basınç, bunun yarattığı oluşan memnuniyetsizlik aşılabilir mi?
Bunların hepsi için değişik yorumlar yapmak mümkün.
Siyasette, geleceğe ilişkin tahminlerde bulunmak, her zaman risklidir.
Bahçeli-Erdoğan işbirliği, önümüzdeki ihtimallerden biri.
Ancak, değişen koşullar, elbette başka formülleri de gündeme getirebilir.