Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı, Baykal'ın eski Özel Kalem Müdürü ve eski CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'un "tanık" sıfatıyla ifadesinin alınmasına karar verdi. Savcı, bu kapsamda Baytok'u davetiyeyle ifadeye çağırdı.
Eski MHP'lilerin dosyasıyla birleştirilmişti
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Baykal'a ait olduğu ileri sürülen görüntüler ile 2011'de bazı isimlerin MHP'den istifasına yol açan bazı görüntülerle ilgili soruşturma dosyalarını, "özel hayatın gizliliğine yönelik eylemlerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin şüpheler" üzerine birleştirilmesine karar vermişti.
Savcılığın birleştirme kararında şu ifadelere yer verilmişti:
"Müştekilere ait olduğu iddia edilen ve internet ortamında yayınlanan video görüntülerini çeken, internet ortamında yayınlanan olay faillerinin eylemlerinin icrasındaki benzerlikler gözetildiğinde aynı örgütsel yapı tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin beyanlar, deliller elde edildiği ve bu yönüyle her iki soruşturma evrakı arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından, her iki soruşturma evrakının birleştirilmesine karar verilmiştir."
MHP'nin o dönemdeki genel başkan yardımcıları Mehmet Ekici, Osman Çakır, Ümit Şafak, Deniz Bölükbaşı, Recai Yıldırım, Metin Çobanoğlu, Bülent Didinmez, eski Genel Sekreter Cihan Paçacı ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Taytak ile eski milletvekili İhsan Barutçu'ya ait olduğu iddia edilen görüntüler 21 Mayıs 2011'de medyaya yansımıştı.
İhsan Barutçu dışındaki isimler partideki görevlerinden istifa etmiş, milletvekili adaylığından da çekilmişlerdi. İstifa etmeyen Barutçu ise partiden ihraç edilmiş ve seçimlere bağımsız aday olarak girerek milletvekili seçilmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, görüntülerin elde edilmesi ve yayınlanmasıyla ilgili sorumluların cezalandırılması için suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturma başlatmış, ancak dosya yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti.
Yetkisizlik kararında, aynı eylemler nedeniyle, dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince soruşturma yürütüldüğü belirtilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma dosyasını yetkisizlik kararı vererek, tekrar Ankara'ya göndermişti.