ve bence; ahmaklık olan, sana şiir yazmamaktır.
Sen Aysel'den güzelsin.
Piraye'den, Müjgan'dan..
Daha masumsun Berfin'den ve dağ çiçeklerinden.
Bütün kadınlardan - erleklerden..
Yeryüzünden, gökyüzünden.
Benim diyen en muhteşem renkten.
Yeşilinden ilkbaharın, sonbaharın sarısından, dibi gözüken denizin berrak mavisinden..
Hatta serçelerden pencereme konan.
Çocukluğumdan.
Sen öyle güzelsin ki,
Bir peygamberi doğurmuş gibi, kutsallaşıyorum sana baktıkça ben.
Sana baktıkça, inanıyorum;
Mucizelere, kahramanlara..
Mümkün oluyor her şey,
Her şey yasallaşıyor.
Dünyanın en çirkin cümlesi bile, içine senin adın dahil edildiğinde beyaz güller gibi asilleşiyor.
Adını yazmak istiyorum Çin Seddi'nin her bir köşesine.
Eyfel'in zirvesinde bağırmak adını.
Adından ala şiir var mı ?!
Bu yüzden ben, oluverdim bu gezegenin en fiyakalı şairi..
Yaşamayı sevdiriyor bana, bir sabah omuz çukurlarından öperek uyanmanın hayali..
Zor, dar, kısa, kirli zamanlarda ellerini düşlüyorum.
Ellerinin ellerime dokunuşu güçlendirecek, arındıracak, kurtaracak beni.
Senden ala şiir mi var ey göğümün içinde gizlenen tanrının en muhteşem eseri ?
Sen öyle büsbütün,
Öyle tamam,
Öyle eksizsin ki;
Seni yazmamak, sana yazmamak ahmaklık değil mi ?
Nursen Yıldırım