Uykuyla ilgili yapılan araştırmalar birçok insanın işe başlama saati ile vücut saatinin uymadığını gösteriyor.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre ABD’deki Washington Üniversitesi’nden Christopher Barnes’ın yayınladığı bir makalede, iş saatleri insanın doğal uyku düzeni ile uyumlu hale geldiğinde daha konsantre olunduğuna ve işte verimin arttığına, buna karşın az uyunduğunda iş kazası yaşanması ihtimalinin arttığına işaret ediliyor.
Münih’teki Ludwig-Maximilian Üniversitesi Tıp Psikolojisi Enstitüsü’nden kronobiyoloji profesörü Till Roenneberg’e göre ise birçok şirket iş saatini, çalışanlarının vücut saatine uymayan 8-9 gibi erken saatlerde başlatıyor.
Bu uyumsuzluk, çalışanlar üzerindeki günün her saatinde verimli olma baskısıyla birleştiğinde ‘sosyal jetlag’ denen durum oluşuyor. Yani vücudun her zaman yanlış zaman diliminde olması hali.
Roenneberg, insanların yüzde 70’inin kalkması gereken saatten daha erken kalkmak zorunda olduğunu, yani iyi dinlenmiş ve en verimli halde güne başlamadığını belirtiyor.
Oxford Üniversitesi Uyku ve Sirkadiyen Nöroloji Enstitüsü’nden Paul Kelley de, ideal işe başlama saatinin sabah 10 olduğunu belirtiyor. Sekizde işe başlamanın mantıklı olmadığını söyleyen Kelley, erken saatlerde güne başlayanların çalışkan, geç başlayanların ise tembel olduğu konusundaki yaygın inanca ilişkin olarak da “vücut ritmini kontrol eden biyolojidir, alışkanlıklar değil” diyor.
Okul saati ileri alınıyor
Habere göre ABD ve İngiltere’nin bazı bölgelerinde kamu sağlığı alanındaki düzenlemelerin bir parçası olarak okula başlama saatleri ileri alınıyor.
Erken kalkma sonucunda kronik uyku eksikliği yaşandığı ve bu durumun uzun dönemde obezite ve diyabet gibi sağlık sorunlarına yol açabildiği belirtiliyor.